Son Dakika: Asya’da Gerilim Tırmanıyor – Keşmir’de Silahlar Gece Boyunca Susmadı
Asya kıtasının iki nükleer gücü Hindistan ve Pakistan, bir kez daha sınır hattında sıcak temasla karşı karşıya geldi. Keşmir bölgesinde yaşanan askeri hareketlilik ve karşılıklı saldırılar, sadece bölge halkını değil tüm dünyayı alarma geçirdi. Sınır hattı boyunca gece boyunca devam eden çatışmalar sonucu çok sayıda sivil ve askeri kayıp yaşandığı bildirildi.
Geçtiğimiz günlerde Hindistan’ın Pakistan ve Pakistan kontrolündeki Azad Keşmir bölgesine düzenlediği hava saldırıları, iki ülke arasındaki gerilimi tırmandırdı. Bu saldırılara misilleme olarak Pakistan ordusunun da karşılık vermesiyle birlikte Keşmir’deki fiili sınır hattı olan Kontrol Hattı (LoC) boyunca gece boyunca silah sesleri yükseldi.
Sivil Kayıplar Artıyor
Pakistan kaynaklarına göre, Hindistan’ın hava saldırıları sonucunda Azad Keşmir bölgesinde 4 sivil hayatını kaybederken, 12 kişi de yaralandı. Hindistan yönetimi ise Cammu Keşmir tarafında 1 sivilin öldüğünü, 2 kişinin yaralandığını açıkladı. Yaşanan can kayıpları, sivil halk arasında büyük bir panik ve korkuya neden oldu. Her iki taraf da sivillerin hedef alındığı iddialarını reddederken, tarafsız kaynaklardan gelen görüntüler bölgede ağır yıkıma işaret ediyor.
Çatışmaların ortasında kalan köylüler, gece boyunca yerleşim yerlerinin yakınlarına düşen bombalardan ve yoğun silah seslerinden ötürü sığınaklara inmek zorunda kaldı. Bölge halkı, 1999’daki Kargil Savaşı’ndan bu yana ilk kez bu kadar yoğun bir çatışma ortamına tanıklık ettiklerini ifade ediyor.
Pakistan 48 Hint İHA’sını Vurduğunu Açıkladı
Pakistan ordusu tarafından yapılan açıklamada, son 24 saat içinde Hindistan’a ait 48 insansız hava aracının (İHA) düşürüldüğü duyuruldu. Bu açıklama, bölgede gerilimin sadece kara unsurlarıyla değil, hava sahasında da tehlikeli boyutlara ulaştığını gösteriyor. İHA’ların hangi bölgelerde düşürüldüğüne dair net bilgi verilmezken, Pakistan ordusu, bu araçların sınır ihlali yaptığı gerekçesiyle hedef alındığını ifade etti.
Hindistan tarafından henüz bu iddiaya ilişkin resmi bir açıklama gelmemiş olsa da, uzmanlar bu tür teknolojik karşılaşmaların çatışmaların seyrini değiştirebileceğini belirtiyor. Her iki ülke de son yıllarda savunma sanayisine ciddi yatırımlar yapmış durumda ve bu tarz teknolojik silahların etkin kullanımı, taraflara üstünlük sağlayabilir.
Hindistan: Misilleme Gelecek
Hindistan Dışişleri Bakanı Subrahmanyam Jaishankar, Pakistan’ın askeri hamlelerine karşı “çok sert” yanıt verileceğini söyledi. Jaishankar, Hindistan’ın sınır ötesi terör faaliyetlerine karşı her türlü meşru müdafa hakkını saklı tuttuğunu belirterek, bölgede devam eden terör saldırılarının arkasında Pakistan destekli grupların olduğunu öne sürdü.
Bakan, “Biz çatışma istemiyoruz ancak toprak bütünlüğümüz tehdit altındaysa gereken her türlü adımı atmaktan çekinmeyiz” diyerek Hindistan’ın kararlı tutumunu yineledi. Bu açıklamalar, önümüzdeki günlerde çatışmaların daha da şiddetlenebileceğine işaret ediyor.
Keşmir’de Tarih Tekerrür mü Ediyor?
Keşmir bölgesi, Hindistan ve Pakistan arasında 1947 yılından bu yana süregelen anlaşmazlıkların merkezinde yer alıyor. Bağımsızlıklarını kazandıkları ilk yıllardan itibaren üç kez savaşan bu iki ülke, Keşmir üzerindeki hak iddialarından asla vazgeçmedi. Birleşmiş Milletler’in arabuluculuğunda yapılan ateşkes anlaşmalarına rağmen, fiili sınır hattı olan LoC üzerinde zaman zaman sıcak çatışmalar yaşanıyor.
Bu son gelişmeler, özellikle 2019 yılında Hindistan’ın Keşmir’in özerklik statüsünü kaldırmasının ardından yeniden alevlenen tansiyonun bir uzantısı olarak görülüyor. Bölgedeki Müslüman nüfusun çoğunlukta olduğu Cammu Keşmir eyaleti, Hindistan’ın kontrolünde olsa da Pakistan ve birçok uluslararası aktör bu düzenlemeyi tartışmalı buluyor.
Uluslararası Tepkiler
Yaşanan çatışmalar uluslararası toplumda da yankı buldu. Birleşmiş Milletler, her iki tarafı da itidale davet ederken, ABD ve Avrupa Birliği bölgede tansiyonun düşürülmesi çağrısı yaptı. Çin ise çatışmaların bölge istikrarını tehlikeye attığını belirterek, tarafların diyalog yoluyla sorunu çözmesini istedi.
Rusya Dışişleri Bakanlığı ise Hindistan ve Pakistan’a “soğukkanlılık ve sorumluluk” çağrısı yaparak, mevcut çatışmaların üçüncü taraflarca provoke edilme ihtimaline dikkat çekti. Uluslararası toplum, özellikle iki ülkenin de nükleer güç olması sebebiyle çatışmaların büyümesinden endişe duyuyor.
Halk Arasında Büyüyen Kaygı
Keşmir’de yaşayan halk, yıllardır süren bu kriz ortamında günlük yaşamlarını sürdürebilmek için adeta hayatta kalma mücadelesi veriyor. Özellikle sınıra yakın köylerde yaşayanlar için her gece bir tehdit oluşturuyor. Tarım yaparak geçim sağlayan pek çok aile, çatışmalar nedeniyle tarlalarına gidemiyor; çocuklar ise eğitimden uzak kalıyor.
Çatışma alanlarına yakın hastanelerde sivil yaralıların sayısının arttığı, ilaç ve tıbbi personel eksikliği yaşandığı bildiriliyor. İnsan hakları örgütleri, bölgeye insani yardım koridorlarının açılması çağrısında bulunurken, bu tür gerilimlerin halkı göçe zorladığına dikkat çekiyor.
Askeri Hazırlıklar Yoğunlaşıyor
Her iki ülke de sınır bölgelerinde askeri varlıklarını artırmış durumda. Uydu görüntüleri ve istihbarat raporlarına göre Hindistan, Keşmir’in stratejik noktalarına zırhlı araç ve füze sistemleri sevk ederken, Pakistan da hava savunma sistemlerini güçlendirdi. Bu askeri hareketlilik, olası bir sıcak savaş ihtimalini artırıyor.
Uzmanlara göre, bölgede yaşanacak küçük bir hata veya kontrolsüz bir saldırı, iki ülkeyi çok daha büyük bir çatışmanın içine çekebilir. Özellikle nükleer caydırıcılık dengesinin gözetilmediği bir ortamda, tüm Güney Asya’yı etkileyebilecek bir krizin fitili ateşlenebilir.
Siyasi Gelişmeler Ne Yönde?
Hindistan‘da yaklaşan seçimler öncesi hükümetin sert tutumu, iç politikada destek toplama aracı olarak da yorumlanıyor. Benzer şekilde Pakistan’da da askeri müdahalelere karşı halkın milliyetçi reflekslerinin yükseldiği gözlemleniyor. Her iki ülkenin liderliği, iç kamuoyunu konsolide etmek için dış tehdit algısını öne çıkarıyor olabilir.
Ancak uzmanlar, milliyetçi söylemlerin kontrolsüz çatışmaları beraberinde getirebileceği ve bu stratejinin ters tepebileceği konusunda uyarıyor. Halkın uzun süredir barış ve ekonomik istikrar talep ettiği bir ortamda, savaş senaryolarının ülke içi dengeleri bozma ihtimali göz ardı edilmiyor.