Son Dakika: Hindistan-Pakistan Gerilimi Tehlikeli Boyuta Ulaştı
Güney Asya’nın iki nükleer gücü olan Hindistan ve Pakistan arasında uzun süredir devam eden tansiyon, son günlerde yeniden tehlikeli bir seviyeye ulaştı. Keşmir bölgesinde karşılıklı saldırılarla başlayan çatışmalar, hem diplomatik hem de askeri cephede kritik gelişmelere yol açıyor. Uluslararası kamuoyu, iki ülkenin attığı adımları endişeyle izliyor.
Pakistan’ın, Hindistan kontrolündeki Keşmir’e yönelik gerçekleştirdiği füze saldırılarına karşılık olarak Hindistan Hava Kuvvetleri, Pakistan topraklarında belirli hedeflere karşı yoğun bir hava saldırısı başlattı. Bu gelişme, sadece sınır hattında değil, dünya genelinde siyasi ve ekonomik yankılar uyandırdı.
Keşmir Üzerinden Ateş Hattı
Tarih boyunca birçok kez kriz noktası olan Keşmir, bu kez de iki ülkenin doğrudan karşı karşıya geldiği bir cepheye dönüştü. Hindistan, Pakistan’a ait militan grupların Keşmir bölgesinde terör faaliyetlerini desteklediğini öne sürerken; Pakistan, Hindistan’ın Keşmir’deki Müslüman halk üzerinde baskıcı ve orantısız güç kullandığını iddia ediyor.
Son yaşanan gelişmelerde Pakistan’ın Bahawalpur, Muzaffarabad ve Kotli bölgelerinden fırlattığı füzeler, Hindistan’ın sınır hattında alarm seviyesini yükseltti. Bu saldırılarda bir dizi askeri yapının ve altyapı tesisinin hedef alındığı belirtiliyor. Karşılık olarak Hindistan’ın başlattığı “Sindoor Operasyonu” ise Pakistan içinde birçok noktayı vurdu.
Askeri Kayıplar ve Sivil Can Kaybı
Saldırıların başlamasıyla birlikte iki taraf da ciddi askeri ve sivil kayıplar yaşadı. Hindistan, Pakistan’ın füze saldırılarında 12 askerinin hayatını kaybettiğini açıklarken, Pakistan yetkilileri ise Hindistan’ın hava saldırılarında 26 sivilin yaşamını yitirdiğini ve 40’tan fazla kişinin yaralandığını duyurdu.
Pakistan Hava Kuvvetleri, Hindistan’a ait beş savaş uçağının düşürüldüğünü ve bir insansız hava aracının (İHA) etkisiz hale getirildiğini bildirdi. Bu açıklamalar taraflar arasında gerilimi daha da artırırken, doğruluğu bağımsız kaynaklar tarafından henüz teyit edilebilmiş değil.
Uluslararası Toplumun Kaygısı Artıyor
Yaşanan bu kriz, Birleşmiş Milletler başta olmak üzere çok sayıda uluslararası kuruluşun ve ülkenin dikkatini çekti. ABD, Çin, Rusya, İngiltere ve Fransa gibi küresel aktörler, taraflara sağduyu ve itidal çağrısında bulundu. BM Genel Sekreteri, bölgede gerilimin düşürülmesi adına acil diplomatik girişimlerin başlatılmasını önerdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da bölgedeki gelişmeleri yakından takip ettiklerini belirterek Hindistan Başbakanı Narendra Modi ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Erdoğan, bölgede kalıcı barış için taraflar arasında doğrudan ve dürüst bir diyalog kurulması gerektiğini ifade etti.
Ekonomik Yansımalar ve Piyasalarda Sarsıntı
Gerilim, sadece askeri değil ekonomik cephede de etkisini göstermeye başladı. Hindistan borsasında endeksler sert düşerken, rupi dolar karşısında değer kaybetti. Pakistan’da ise İslamabad ve Karaçi borsalarında işlem hacminde ciddi düşüşler görüldü. Altın ve petrol fiyatları yükselişe geçti.
Bölgedeki hava sahalarının kısmen kapatılmasıyla birlikte birçok uluslararası uçuş iptal edildi. Ticaret rotalarında yaşanan bu aksamalar, özellikle Hindistan’ın ihracat kalemlerinde kısa vadeli sıkıntılara yol açabilir.
Nükleer Gölge Geri Döndü mü?
Her iki ülkenin de nükleer silahlara sahip olması, yaşanan her gerilimde uluslararası camiada büyük endişe yaratıyor. Uzmanlar, mevcut krizin kısa vadede doğrudan bir nükleer tehdide dönüşmeyeceğini ancak iletişim kazalarının bu tür krizlerde felaketle sonuçlanabileceğini vurguluyor.
Hindistan ve Pakistan arasında geçmişte benzer krizlerde “nükleer caydırıcılık” etkili olmuştu. Ancak bugünkü konjonktürde siyasi liderliklerin iç politik baskılarla daha sert adımlar atma ihtimali, süreci daha da riskli hale getiriyor.
Sokakta Savaşın Gölgesi Hissediliyor
Gerilimin tırmanması, hem Hindistan’da hem de Pakistan’da halkın günlük yaşamını etkiledi. Sınır hattındaki köyler tahliye edildi, okullar kapatıldı, hastanelerde olağanüstü hal ilan edildi. Sınır bölgelerinde elektrik ve iletişim altyapısı zarar gördü.
Toplumda oluşan milliyetçi dalga ve sosyal medya üzerinden yayılan dezenformasyon içerikleri, iki ülkedeki halk arasında öfkeyi körüklüyor. Uzmanlar, bu dönemde medya okuryazarlığının ve resmi açıklamaların önemine dikkat çekiyor.
Barış Umudu Var mı?
Gerilimin bu denli yükseldiği bir atmosferde bile diplomasinin devreye girmesi hâlâ mümkün. Geçmişte benzer krizler, araya giren üçüncü taraf devletlerin arabuluculuğuyla sonlandırılmıştı. Özellikle Körfez ülkeleri, Çin ve Türkiye gibi aktörler bu konuda aktif rol oynayabilecek potansiyele sahip.
Ancak tarafların karşılıklı suçlamaları ve askeri misillemeleri durdurmadan önce bir masa etrafında toplanmaları şu an için zor görünüyor. Bu nedenle atılacak her adımın titizlikle hesaplanması gerekiyor.