Son Dakika: Ahmet Davutoğlu’ndan Sürpriz Çıkış – “Cumhurbaşkanı Erdoğan Çağırırsa Giderim”
Türk siyasetinde uzun süredir ayrı yönlerde yürüyen iki önemli isim: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu. Ancak Davutoğlu’nun katıldığı bir canlı yayında yaptığı açıklamalar, siyasi kulisleri yeniden hareketlendirdi. 6 Mayıs 2025 tarihinde Haberler.com’a konuk olan Davutoğlu, Erdoğan’ın kendisini görüşmeye çağırması durumunda “hiç tereddüt etmeden gideceğini” açıkladı. Bu açıklama, siyaset sahnesinde olası yeni ittifakların ya da diyalog kapılarının yeniden aralanabileceğine dair yorumlara yol açtı.
Davutoğlu’nun sözleri, bir dönem Başbakanlık ve AK Parti Genel Başkanlığı yapmış bir isim olarak hâlâ Türkiye’nin kritik meselelerinde söz sahibi olmayı hedeflediğini gösteriyor. Aynı zamanda, eski dostlukların ve siyasi ittifakların, zaman zaman büyük kırılmalar yaşasa da, tamamen yok olmadığını da ortaya koyuyor.
“Telefonum Çalsa, ‘Gel’ Dese Giderim”
Ahmet Davutoğlu’nun açıklamaları, yalnızca muhalefet cephesinde değil, iktidar çevrelerinde de dikkatle takip edildi. Programda “Cumhurbaşkanı Erdoğan sizi çağırsa gider misiniz?” sorusuna net bir yanıt veren Davutoğlu, şöyle konuştu:
“Birazdan telefonum çalsa ve Sayın Cumhurbaşkanı ‘gel’ dese, giderim. Devletin meseleleri söz konusuysa, hiçbir siyasi hesabım olmadan, bir dakika bile düşünmem. Yeter ki ülkemizin çıkarı konuşulsun. Yeter ki yapıcı bir diyalog olsun.”
Bu sözler, siyasi nezaketin ve kurumsal sorumluluğun önemli bir göstergesi olarak yorumlandı. Ancak Davutoğlu, bu açıklamasına bazı önemli sınırlar da eklemeyi ihmal etmedi.
“Kanal İstanbul Cinayettir, Bundan Vazgeçmem”
Davutoğlu, her ne kadar Erdoğan’la görüşmeye açık olduğunu ifade etse de, siyasi ve ideolojik duruşundan taviz vermeyeceğini vurguladı. Özellikle tartışmalı projelerden biri olan Kanal İstanbul konusunda oldukça netti:
“Sayın Cumhurbaşkanı ‘gel ama Kanal İstanbul’a muhalefet etmekten vazgeç’ derse, ben o zaman da muhalefet ettim, şimdi de ederim. Kanal İstanbul cinayettir. Bir doğa katliamıdır ve Türkiye’nin güvenliği açısından da büyük bir risktir.”
Bu sözler, Davutoğlu’nun olası bir görüşmeyi kişisel ya da siyasi bir kazanç değil, tamamen devlet meselelerinin çözümü için göreceğini ve ilkelerinden ödün vermeyeceğini ortaya koydu.
“Makam Peşinde Değilim” Vurgusu
Ahmet Davutoğlu’nun konuşmasında en çok dikkat çeken noktalardan biri de makam beklentisi olmadığını sıkça vurgulamasıydı. Geçmişte Başbakanlık gibi ülkenin en üst icra makamında görev yapan Davutoğlu, şu ifadeleri kullandı:
“Ben bir daha herhangi bir makama gelmek için hareket etmiyorum. Türkiye’nin içinde bulunduğu bu karanlık süreçten nasıl çıkabileceğimizi konuşmak isterim. Bu benim bir vatandaş, bir akademisyen ve bir eski başbakan olarak görevimdir.”
Bu açıklamalar, kamuoyunda Davutoğlu’nun gelecekte Cumhur İttifakı’na katılmak ya da AK Parti’ye dönmek gibi bir niyet taşıyıp taşımadığı yönündeki soruları da beraberinde getirdi. Ancak kendisinin bu konudaki tutumu, “ilkesel bir duruş sergileyerek sorumluluk alma” şeklinde değerlendiriliyor.
Dış Politikada Diyalog Çağrısı: Suriye, Gazze, Kıbrıs
Davutoğlu, dış politika konularında da Erdoğan ile iş birliğine açık olduğunu belirtti. Özellikle Suriye, Gazze ve Kıbrıs gibi kronikleşmiş bölgelerde Türkiye’nin daha bütüncül ve dengeli bir strateji izlemesi gerektiğini savundu:
“Bu konularda devlet aklıyla hareket edilmeli. Siyasi rekabet başka şeydir; devletin çıkarları bambaşka. Dış politikada içeriden gelen önerilere kulak verilmesi, ülkenin menfaatine olur. Ben de bu ülkenin çıkarı için her türlü katkıyı sunmaya hazırım.”
Bu açıklama, Davutoğlu’nun geçmişte Dışişleri Bakanı olarak görev yaptığı dönemlerdeki deneyimlerini yeniden siyasi masaya koyabileceğini düşündürdü.
Siyasi Kulisler Hareketlendi: “Yeni Bir Yakınlaşma Mı?”
Ahmet Davutoğlu’nun bu açıklamaları, Ankara kulislerinde hemen yankı buldu. Özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önümüzdeki süreçte farklı siyasi aktörlerle yeni temaslar kurabileceği konuşulurken, Davutoğlu’nun sözleri “acaba zemin mi hazırlanıyor?” sorusunu akıllara getirdi.
Kimi siyaset gözlemcileri, bu açıklamaların Erdoğan’ın yürüttüğü “normalleşme” ve “siyasi yumuşama” stratejisinin bir parçası olarak değerlendirilebileceğini ifade ediyor. Zira Davutoğlu, 2019 yılındaki ayrılığından bu yana AK Parti’ye en sert eleştirileri yönelten isimlerden biri olmuştu.
Ancak son aylarda siyasi arenada yaşanan tıkanmalar, Erdoğan’ın farklı aktörlerle yeniden bir masa etrafında toplanma gerekliliğini değerlendirmesine yol açmış olabilir.
Gelecek Partisi’nde “Pozisyon” Tartışmaları
Davutoğlu’nun bu açıklamalarının ardından Gelecek Partisi tabanında da ikiye bölünmüş bir tepki olduğu gözlemleniyor. Parti içinden bazı isimler, bu tür açıklamaların “ana muhalefet rolünü zayıflattığı” görüşünü savunurken, bazı isimler ise “devlet aklıyla hareket etmek” gerektiğini belirtiyor.
Gelecek Partisi kurmayları, bu açıklamanın Davutoğlu’nun kişisel görüşü olduğu ve partinin resmi politikası haline dönüşmediği yönünde yorumlar yaptı.
Muhalefet Cephesinden Sessizlik Hakim
CHP, İYİ Parti ve DEM Parti’den ise henüz Davutoğlu’nun bu sözlerine açık bir yorum gelmedi. Özellikle CHP lideri Özgür Özel’in son dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan ile temas kurduğu dikkate alındığında, muhalefetin bu tür açıklamaları “normalleşme” sürecinin parçası olarak değerlendirdiği görülüyor.
Ancak muhalefet cephesinde bir kesim, bu açıklamaları “iktidar yumuşatma stratejisinin bir parçası” olarak yorumluyor. Sosyal medyada yapılan bazı yorumlar, “tüm yollar yeniden Saray’a mı çıkıyor?” şeklinde ironik eleştiriler içeriyor.
Toplumdan Yorumlar: “Aklın Yolu Bir mi?”
Sosyal medyada yapılan değerlendirmelerde, birçok kullanıcı Davutoğlu’nun yaklaşımını “yapıcı” buldu. “Diyalog kapısı açık olmalı, çünkü kutuplaşma bu ülkeye zarar veriyor” diyenlerin yanı sıra, geçmişte Erdoğan ile yolları keskin bir şekilde ayıran bir ismin yeniden görüşmeye açık olması eleştirildi.
Özellikle genç kuşak seçmen, siyasi liderlerden tutarlı ve ilkeli duruş beklediğini sıkça dile getiriyor. Bu bağlamda Davutoğlu’nun sözlerinin, toplumda karşıt görüşlü yorumlara yol açması kaçınılmaz.
