Son Dakika: Orta Doğu Turu Öncesi Beklenmedik Davetler
ABD Başkanı Donald Trump, Suudi Arabistan’da yapılması planlanan Orta Doğu temaslarına damga vuracak bir adım attı. Trump, Riyad’da düzenlenecek diplomatik zirveye Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn ve Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara’yı davet etti. Bu gelişme, bölgedeki dengeleri etkileyebilecek bir diplomatik manevra olarak değerlendiriliyor.
Bu zirvenin dikkat çekici tarafı ise İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun davet edilmemiş olması oldu. Trump’ın bu hamlesi, daha önce yakın bir ilişki sürdürdüğü Netanyahu ile arasındaki siyasi buzlanmanın derinleştiği yönündeki yorumları güçlendirdi.
Trump ve Netanyahu Arasında Giderek Artan Gerilim
Trump ve Netanyahu arasındaki ilişkilerin son dönemde soğuduğu zaten kulislerde konuşuluyordu. Trump’ın özellikle Netanyahu’nun kendi planlarını sabote ettiğine inandığı ve bu nedenle doğrudan temas kurmak istemediği ifade ediliyor. ABD’deki bazı diplomatik kaynaklar, Trump’ın Netanyahu’yu güvenilmez bir müttefik olarak görmeye başladığını öne sürüyor.
Netanyahu’nun özellikle Trump döneminde ABD’nin İran politikalarına yönelik yönlendirmeleri ve İsrail iç siyasetinde Trump’ın ismini iç siyasette kullanması, eski başkanın rahatsızlık duyduğu konular arasında yer alıyor. Bu çerçevede, Trump’ın yeni Orta Doğu stratejisinde İsrail’e öncelik vermeyeceği sinyalleri daha net hale geliyor.
Suudi Arabistan’ın Aktif Rolü
Zirvenin ev sahibi konumundaki Suudi Arabistan, Trump’ın Orta Doğu’daki stratejik manevralarında kilit rol oynuyor. Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın Trump’a önerdiği genişletilmiş zirve planı kabul gördü ve bu çerçevede Arap dünyasının farklı noktalarından liderler Riyad’a davet edildi.
Suudi Arabistan’ın hedeflerinden biri, Filistin meselesine dair çözüm planlarının yeniden masaya yatırılması ve bölgede daha dengeli bir siyasi yapı oluşturulması. Bu kapsamda Abbas’ın zirveye dahil edilmesi, Filistin’in yeniden sürecin merkezine yerleştirilmek istendiğinin işareti olarak yorumlanıyor.
Yeni Bir Orta Doğu Politikası mı?
Trump’ın bu hamlesi, klasik Amerikan Orta Doğu politikalarının dışına çıkabileceği şeklinde değerlendiriliyor. Özellikle İsrail’siz bir bölgesel diplomasi planı, ABD’nin uzun yıllar boyunca benimsediği “İsrail merkezli” stratejinin artık geçerliliğini yitirmeye başladığını düşündürüyor.
Filistin, Lübnan ve Suriye liderlerinin aynı masada yer alacak olması, Trump’ın öncülüğünde yürütülecek yeni bir diplomatik denge arayışının başlangıcı olabilir. Bu sürecin nasıl işleyeceği, bölgesel aktörlerin vereceği tepkilere göre netleşecek.
Netanyahu İçin Diplomatik Yalnızlık Uyarısı
İsrail basını, Trump’ın bu kararını “soğuk duş” olarak nitelendiriyor. Netanyahu’nun Trump ile olan yakın ilişkisini dış politikada bir koz olarak kullandığı biliniyor. Ancak son gelişmeler, bu ilişkinin artık sürdürülebilir olmadığını ortaya koyuyor.
ABD–İsrail ilişkileri tarih boyunca güçlü temellere dayanmış olsa da, kişisel ilişkilerin etkisi zaman zaman yön değişikliğine sebep olabiliyor. Trump’ın bu çıkışı, Netanyahu için hem iç hem de dış politikada yeni bir sınav anlamına geliyor. İsrail muhalefeti ise bu durumu Netanyahu’nun izlediği dış politika stratejisinin bir sonucu olarak görüyor.
Ateşkes ve Rehine Anlaşmaları Gölgesinde Zirve
Zirve, sadece diplomatik davetlerle değil, Gazze’deki ateşkes ve rehine görüşmeleriyle de gölgeleniyor. ABD’li yetkililerin yaptığı açıklamalara göre, İsrail’in tutumu müzakerelerin ilerlemesini engelliyor. Bu noktada ABD, İsrail’in olmadığı senaryolara hazırlıklı olduğunu ve Suudi Arabistan ile doğrudan ilerlemeye istekli olduğunu ima ediyor.
Bu açıklamalar, bölgedeki barış süreci için geleneksel işleyişin dışına çıkılabileceğini gösteriyor. Trump’ın, İsrail’i dışarıda bırakarak yeni bir yapı kurmaya çalışması, bölge siyasetinde alışılmış dengeleri sarsacak bir gelişme olabilir.